Bir ön not: Özgür, Arnavutluk, Sonsuzluk ve Bir Gün

Arnavutluk ziyaretimden önce, Hülya Abla o sıralarda henüz okuduğu Lea Ypi’nin Özgür adlı kitabını ısrarla önermişti. Hülya abla bir kitabı kolay kolay ısrarla önermez. Eğer önermişse o kitap pişman etmez. Ben de kitap bu gezide bana rehberlik etsin düşüncesiyle hemen aldım. Maalesef derginin yazı işleri ve bazı yazı ödevleri nedeniyle kitaba zaman ayıramadım. Başka makaleleri okumam ve zor bir meselede eli yüzü düzgün bir yazı çıkarmam gerekiyordu. Ödevli şeyler zaman alıyor haketen. Neyse, kitaba Tiran’a varmadan önce başlamıştım. Ancak hem yoğun gezme rotası hem de yolculuk öncesi hastalanmam ritmimi biraz zorladı. Ayrıca bitmemiş dergi işleri için de günde bir kaç saat mesai harcamam gerekiyordu.

Gezide Arnavutluk dahil özellikle Arnavutların yaşadığı bir çok yeri gezdim. Vitamin, soğuk algınlığı ilacı ve ağrı kesici desteği alarak gezmiş olsam da keyifli bir 10 gün oldu. Balkanların o yöresine dair hatırı sayılır şeyler öğrendim diyebilirim. Yolculuk bitti ancak başka yazı işleri ve meşguliyetler arasında kaldım ve kitabı ancak bitirebildim. Alain de Botton’un Seyahat Sanatı adlı kitabını okuduğumdan beri her yolculuk için bir rehber gözetiyorum. Ypi’nin kitabı Arnavutluk gezim için harika bir rehber olurmuş. Bunu kitabı okuduktan sonra fark ettim.

Ypi Arnavutluk sosyolojisi için kafamda soru işareti oluşturan ve anlam veremediğim boşlukları ciddi şekilde kapatan bir hatırat yazmış.

Bir toplum hangi yüklerin kurbanıdır, hangi yüklerle birlikte hayata tutunur, sivrilikleri, hissiyatları, kaygıları besleyen hafıza neleri taşır? Arnavutluk özelinde bütün bunlara dair Özgür‘den çokça şey öğrendim. Angelopoulos’un Sonsuzluk ve Bir Gün‘de anlattığı yaşlı şairin Arnavutluk iç savaşından kaçan göçmen çocuk arkadaşı da, üniversite yıllarında karşılaştığım ve gerginliklerini pek tarif edemediğim Arnavutluk kökenli öğrencileri de, artık Arnavutların bir kısmı için neredeyse bir nefret objesi olarak görülen Enver Hoca’ya rağmen iktidardaki “ılımlı” Arnavutluk Sosyalist Partisini de, ülkedeki İtalyan hayranlığını da, ülke sathına yayılmış olan ve gözle görülür yerlerde olan belki binlerce beton sığınağı da, Tiran’dan Üsküp’e giden araçların kalktığı küçük otogardaki asık suratlı biletçiyi de, gençler ve yaşlılar arasında açık şekilde görülen mizaç farklılıklarını da kitapla birlikte kafamda bir yerlere oturtabiliyorum artık.

Kitabı okumakta geç kalmış olabileceğimi de düşünmüştüm ancak yeni bir kitapmış, Pandemi döneminde yazılmış ve Türkçe’si 2023 tarihinde basılmış. Geçenlerde Arnavutluk üzerine bir rapor yazan ve Balkanlar’da göçmenlere dair çalışmalar yapan Hope adında biriyle tanıştım. Arnavutluk üzerine bir muhabbet oluşunca kitaptan ve gezimden bahsettim. O da Lea Ypi’yi biliyormuş. Kitaba hayranlığını gizlemedi. Şimdi aklımda Sonsuzluk ve Bir Gün, Ypi’ni kitabı ve bir takım izlenimleri birleştirmeye dönük bir yazı dolanıyor. Tetikleyici etki ise kitap. Umarım yazarım.

Yorum bırakın